İZMİR’DE DENİZLİLİ OLMAK

                Her nereli olursanız olunuz çocukluğunuzun gençliğinizin geçtiği beldeden/yöreden ayrılıp da bir başka diyarda hayat mücadelesi veriyorsanız işte oralarda yaşayanlar olarak benzer duygusal gelgitleri yaşarsınız yüreğinizde.

                Bu gelgitler sizin geldiğiniz beldenin/yörenin kadîm kültürüne göre, dış dünyaya açık ya da kapalı oluşlarına göre bir değer ifade eder.

                Özellikle büyük kentlerde bu keyfiyet kendisini daha çok belli eder. Bunun sosyolojik, psikolojik vb pek çok etkenleri vardır şüphesiz…

               Ör: İstanbul’da belediye başkanlıkları seçimlerine girenlerin en önemli güç kaynaklarından ve dayanaklarından birisi bir yerli olmaktır: Sivaslı, Rizeli, Trabzonlu vb Ankara’da ise bu durum daha çok İç Anadolu merkezli kendisini göstermektedir: Yozgatlı, Sivaslı, Çorumlu vb

                İzmir’de, il dışından en çok gelinen iller sıralamasında Manisalılar ve Aydınlılar önde gelmesine rağmen bir Mardinliler, bir Konyalılar kadar hemşehrilik ve hemşehricilik duygusu öne çıkmamaktadır.

                Bu bağlamda Denizli dışında Denizlililerin konumuna baktığımızda Ankara, İstanbul ve İzmir’de yaşayan Denizlililerin diğer illerin mensuplarının sergilediği hemşehrilik duygusunun uzağında olduğunu görürüz.

                Bu sonucu anlayabilmek için Denizli insanının özel konumuna bakmak gerektiğini düşünürüm:

                Denizli insanı genel anlamda bireysel mücadele veren bir özelliğe sahiptir. Tarlada üretim yaparken, tezgâh başında ürün dokurken, ürettiği malları başka diyarlara götürüp satarken bireysel olmanın bir yansıması olarak görürüm ben bu olup biteni.

              Denizli insanı ya sermaye birikiminden dolayı, ya iş kurmak için cesaretinden dolayı, ya da ekmeğini kazanmak için yıllar süren bireysel eğitim/öğretim mücadelesinden dolayı sonraki dönemlerinde de hep bireysel mücadeleyi tercih etmiştir.

             Denizli dışında eğitim/öğretim mücadelesi verenler, bürokraside yer tutanlar, siyasi partilerin içinde ülkesine hizmet etmek istenler bunu kendi kişisel mücadelelerinde yaşamışlardır.

                 1954’te Güney’de doğan; ilk ve orta okul yıllarını Güney’de yaşayan, Aydın ve Nazilli Liselerinden sonra Üniversiteyi Ankara’da DTCF’de okuyan, on altı yıl Millî Eğitim çatısı altında liselerde görev yapan, yirmi üç yıl da PAÜ’de görev yapan “Âşık Oldum Denizli’ye” derken, denizli’ye olan aşkını  “Şiirlerle Denizli” adı altında bir kitaplık şiirlerde toplayan birisi olarak iki yıldır İzmir’de yaşıyorum.

                 İzmir’e geldikten sonra VeliKasap başkanlığında “İzmir Denizliler Derneği” , Raziye Uysal başkanlığında “İzmir Denizlililer Kültürünü Yaşatma Derneği” , Abdurrahman Eroğlu başkanlığında da “Ege Denizlililer Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğinin yanında bir de Bekilliler Derneği ile Buldanlılar Derneğinin varlığını öğreniyoruz.

                Son yıllarda Izmir’de bu derneklerin yanında bir de Doç. Dr. Mustafa Emiroğlu başkanlığında “İzmir Denizlililer Platformu”nun filizlenmeye başaldığına tanıklık ediyoruz.

                Sevgili Emiroğlu, yanına aldığı Prof. Dr. Bumin DÜNDAR ve Prof. Dr. Yusuf  İLBEY ve iş adamı Mustafa SEL ve TRT İzmir Radyosu Türk Sanat Müziği sanatçısı Dilek ÖZKAN’la çok nitelikli bir ekip oluşturduğunu görüyoruz…

                 1 Kasım 2019’da Movenbik Otelde gerçekleştirdikleri geniş katılımlı Denizlililer Buluşmasının ardından bu sefer de 18 Haziran 2020 Perşembe günü Polisevinde gerçekleştirdikleri daha dar kapsamlı buluşmalarına katıldım nazik davetleriyle…

                 Değerli dostlar şimdi adını saydığımız dernekler varken bu platforma neden ihtiyaç hissedildi, bu platform da niçin ortaya çıktı diye düşünebilirsiniz; ya da etrafınızda bu düşünceyi seslendirenler çıkabilir hiç şüphesiz…

                  Şahsen İzmir’e en yeni yerleşmiş Denizlili hemşehrilerinizden birisi olarak konuya dair görüşlerimi paylaşabilirim sizlerle:

                  Her şeyden önce platform kelimesinin taşıdığı anlama bakmak gerekir kanaatimce…

                  PLATFORM; TDK sözlüğünde: 1- Yüksekçe yer:  2. jeolojide. Büyük çaplı tabakaların çarpılması ve bunun sonucunda oluşan hafif eğimlerle nitelenen jeolojik yapı tipi. 3.  Bir siyaset programında, dayanılan düşünce veya düşüncelerin tümü,   anlamlarını taşır.

Bir tören anında hazırlanan sahne düzenlemesi için de kullanılır platform kelimesi. Bir anıtın taşıyıcısı olan zemin için kullanılır. Bir de düşünce çeşitliliği ve zenginliğine denir.

Buradan hareketle şunları söyleyebilirim: Derneklerin kurumsal yapıları vardır.Varlığı, çabası ve başarısı yönetim kurullarının gayretiyle eş değerlidir. Genellikle yönetim görevlerindeki şahsiyetlerle temsil edildikleri için toplum içerisindeki farklı kimliklerinin bilinirliliği ölçüsünde kabul görürler hemşehrileri arasında.

Platforma neden ihtiyaç hissedilir?

Dernekler çatısı altına girmeyen, elde ettiği değerlerle ülke genelinde özel bir yere sahip olan kariyer sahibi memleket sevdalısı insanların oluşturduğu platform, ortaya koyduğu bakış açıları, sahip olduğu nüfuz imkânları ile üst seviyede bakış açıları ortaya koyarak, kentte yaşayan farklı derneklerin yöneticileriyle kentte faklı alanlarda kendilerini  özel olarak yetiştirmiş olan  hayatın farklı alanlarındaki hemşehrileri bir araya getirerek bir sinerji oluşturmayı kendisine gaye edinmiş bir sivil oluşumdur.

Bu sivil oluşumun çalışma yöntemi içerisinde alanlarında başarılı olmuş isimlerin katıldığı etkinlikler ve buluşmalarla onların tanınması ve hayat tecrübelerinin genç kuşaklara aktarılması gayesi vardır.

Bu oluşum iyi değerlendirildiğinde düşünceleri ve hayata bakışlarıyla dernekleri beslediği gibi, derneklerin ulaşamadığı farklı alanlardaki hemşehrilerinin arasında da bir gönül köprüsü kurulmasına hizmet eder.

Özellikle de kente yeni gelmiş hemşehrileri için kısa zamanda kentteki hemşehrilerinin hayatın içindeki yerlerini, etkilerini ve gücünü tanımalarına fırsat verir.

Şahsen İzmir’e geleli iki yıla yaklaşan bir Denizlili olarak yukarıda anlatmaya çalıştığım güzellikleri platformun düzenlediği etkinlikler sayesinde yaşadığımı ifade etmeliyim.

Son olarak 18 Haziran 2020 Perşembe günü Polisevindeki buluşmada bu duygularımın ne kadar doğru olduğunu birkere daha yaşadım.

Bu duygularla İzmir’de faaliyet gösteren Denizli derneklerine hem de İzmir Denizlililer Platformu mensuplarına başarı ve güzellikler diliyoruz. Bu başarı ve güzelliklerin Denizli sevdası, Denizlili olma şuuru, hayat dair elde edilen  düşünce, tecrübe ve birikimlerin paylaşılmasıyla oluşacağı inancıyla bu yolda güç birliği yapan ve yapacak olan bütün hemşehrilerimize kalbî sevgi, saygı ve selâmlarımızı sunuyoruz.

Şerif KUTLUDAĞ

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacaktır!